• 3 Mayıs 2024 / Cuma 15:52
Gürkan Platin

Gürkan Platin

FMCG, hizmet, finans ve teknoloji sektörlerinde; satış, pazarlama ve müşteri hizmetleri alanlarında 20 yıl profesyonel olarak kariyerini sürdüren Platin, 10yıldır da uzmanı olduğu alanlarda eğitmen, danışman ve bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak kurumlara ve çalışanlara gelişimlerinde yardımcı oluyor. Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü-Siyaset Bilimi ve Organizasyon mezunu olan Gürkan Platin, sırasıyla Mensan, Citibank, Garanti Bankası, Kredi Kayıt Bürosu, Formalistech’te çeşitli pozisyonlarda yöneticilik yapmıştır. Bugüne kadar görev aldığı kurumlar dışında HSBC, Finansbank, İş Bankası, TEB, Yapı Kredi Bankası, Nestle, Teleperformance, Yıldız Holding, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Monster Bilgisayar, Modanisa, Trendyol, Sahibinden.com, Adore Mobilya, Gozen Holding gibi onlarca farklı kurumda binlerce katılımcıya eğitimler vermiş, çok sayıda projede danışmanlık yapmıştır. www.gurkanplatin.com

Gürkan Platin

Son Yazıları

TX=CX+UX+EX

2020’nin son günlerinde Gartner’dan Brian Burke imzasını taşıyan öngörü raporu gündeme bomba gibi düştü. Raporun özet bölümünde, benim gibi “teknoloji meraklısı zavallı pazarlamacıların ilgi ağına takılacak kocaman bir iddia var: Önümüzdeki en az 3 yıl işletmeler için en kritik stratejik odak noktası Toplam Deneyim olacak.

“Al sana uluslararası araştırma şirketlerinin her yıl ortalığı kasıp kavuran ‘moda’ kavramlarından biri daha,” dedim içimden. Ama kendi yüzgeciyle oltaya atlamış lapinin ağzından öyle kolay kolay çıkmıyor kanca. Bir kere içine bir kurt düşmeye görsün, gecenin bir yarısı kalkıp hazreti arama motorunda sabahlamaya başlıyor merak-fezâ insanoğlu.

Birkaç yıldır omni-deneyim üzerine kafa patlatıyorum. Daha çok müşterinin marka ile olan etkileşimini uçtan uca tasarlamak, dijitalleşme serüveninde işletmenin tüm iletişim kanallarının bütünleşik ve eş-zamanlı yönetilmesini sağlayacak çözümleri keşfedip bunları uyarlamaya çabalıyorum. 

Bir yandan da “kullanıcı deneyimi” üzerinde ahkâm kesip -arka planda kendimi ürünlerin / platformların bir kullanıcısı gibi düşünerek- o yeşil butonun yerini bir tık sağa kaydırıp menü butonunun hover efektine maydanoz oluyorum.  

Peki, bunca zamandır “deneyim” dünyasını deneyimleyip harman olurken bu top-lam deneyim de nereden çıktı allasen? 

Aslında bu, değişim / dönüşüm debdebesi içerisinde uzunca sayılabilecek bir süredir var olan bir kavram. 1999 yılında “Deneyim Ekonomisi” kavramıyla bizi Joseph Pine ve James Gilmore tanıştırmıştı. Hemen akabinde ve detayında, ürünlerin ve hizmetlerin artık tüketiciler için yeterli olmadığını, işletmelerin hedef kitlelerini çarpıcı biçimde yakalaması ve markalarının değer önerilerini “unutulmaz deneyimler”e dönüştürmesi gerektiğini keşfettik. (Hoş, bunu yapabilmek çoğu marka için iyimser bir temenniden pek de öteye geçemedi.) 

Özellikle son 5 yılda mobil deneyimin uçuşa geçtiği bugünlerde zaman tünelleri, kaydırmalar, pop-up mağazalar, (anlık) sohbetler, Y kuşağının kişisel deneyimlerini geliştirmek için her üç dakikada bir telefonlarını kontrol etmek zorunda hissettiği gerçek zamanlı, dijital olarak geliştirilmiş bir dünyada yaşıyoruz. 

Ancak bu deneyimin merkezine “sadece” müşteriyi koyma algısının / yanılgısının bize tarihin tozlu sayfalarından, geniş anlamda müşteri tanımını suratımıza çabucak bir tokat gibi çarpmasıyla kendimize geldik ve sacayağını tamamlamamız gerektiği gerçeği ile yüzleştik.

Buyrun Omuz Halayına: Dış Müşteri / Kullanıcı / İç Müşteri:
“Kullanıcı” tanımı hem iç müşteriyi hem de dış müşteriyi kapsadığı için ve bir ürün ya da hizmetle olan etkileşimi farklı açılardan nitelediği için ayrı bir kişilikmiş gibi konumlandırmak yanlış olmayacaktır. Bu nedenle de özellikle iki müşteri tanımının tam da ortasına yerleştirmek daha doğru olacaktır. Bir de artık özellikle bir çözümün etrafına toplanan farklı iş ortakları çalışanları, paydaş çalışanları da gözden kaçırmamak gerekiyor. E onları da iç müşteri potasında erittiğimizde karşımıza “deneyim” bileşiminin paydasını oluşturan büyük üçlü çıkıyor: müşteriler, kullanıcılar, çalışanlar…

Diyelim ki bir hizmeti arz edenlerle talep edenleri buluşturduğunuz bir platform geliştirdiniz. Hadi bu aralar bu tür çözümlere en genel anlamda “Pazaryeri” uygulaması deniyor ya, hah işte tam da o türden bir platform. Bakın, marka sahibi olarak toplamı deneyim perspektifinde kollamanız gereken deneyim kümesini şöyle örnekleyebiliriz:

  1. Platformunuzun mobil uygulamadan ya da  web arayüzünden yararlanan müşteriler bu mecralara dair bir deneyim yaşarlar. İşte buna “müşterinin kullanıcı deneyimi” diyelim.
  2. Müşterinizin aldığı hizmet sırasında yaşadıkları da sizin platformunuz aracılığı ile yaşandığı için bunun da sorumlusu sizsiniz. Buna da “müşterinin ürün / hizmet deneyimi” diyelim.
  3. Diyelim ki müşteriniz ürüne / hizmete ulaştıktan sonra bir konuda destek almak istedi ve bunun için çağrı merkezinizi aradı ya da dijital kanallardan chat ile, posta ile destek almak istedi. Buna da “müşterinin ürün destek deneyimi” diyelim mi?
  4. Bir de bu platformu oluşturan yazılım ekibinin çalışanlarının sizin marka değerlerinizi temsil eden kurumsal olarak organizasyonunuzla, üzerinde konuştuğumuz ürünle / hizmetle ve belki de doğrudan sizinle elde ettiği deneyimler var. Bunlara da “çalışan deneyimi” diyelim. 
  5. Bu “çalışan deneyimi”ne bir de iş ortakları ve paydaşların markanıza dair algılarını belirleyen deneyimleri de ekleyelim...

Şimdi, bugünün koşullarında -hani malum pandeminin de gerekçe olduğu- artık tamamen dağıtık, mobil ve sanal etkileşimin geçerli olduğu bir dünyada, yukarıda örneklemeye çalıştığım bu deneyimlerden herhangi bir ya da birkaç tanesinde sorun yaşansa, bunun sorumluluğu hiç şüphe yok ki bu bileşenleri bir araya getirmeye yeltenmiş markanın kendisidir. 

Bu nedenle, kuruluşlar bu yeni koşullara ve etkileşim biçimine uygun iş sonuçları elde etmek için birden çok bileşenin deneyimini bir arada iyileştirmeye odaklanmalıdırlar. Bu kesişen deneyimler, Toplam Deneyim çerçevesinde stratejik olarak ele alınmalı ve bu stratejiye bağlı bir planla bir arada geliştirilmeye çalışılmalıdır. Zira bu deneyim bütününü oluşturan bileşenlerden birisinden kaynaklanan çatlak sesin duyulma ve yayılma hızı, yeni müşteri kazanımı ve mevcut müşterilerin tutunma potansiyellerini etkilemesi yanında marka itibarını ve marka algısını kolayca heba edebilme gücüne sahiptir. 

Bugünün dijital varlıkları olan biz fâniler, bu yaşadığımız dönemi “deneyim çağı” olarak  tanımlasak ve bu döneme doğanları da sonsuz ve sınırsız talep kârlıklarıyla birlikte “deneyim nesli” olarak adlandırsak eksik kalmaz sanırım. Bu neslin ve beraberinde gelen koşulların arasında var olabilmek ve rakiplerden de ayrışabilmek için Toplam Deneyim önümüzdeki kısa vadenin en önemli stratejik iş planlarının içerisinde yer alması gereken odak noktalarından biri olmalıdır.

Not: Bu yazıya başlarken kendime söz vermiştim; Dijital Dönüşüm, Covid-19 ve Yeni Normal kavramlarından hiç bahsetmeyecektim ama beceremedim, affola :(



292 kez görüntülendi. 30.09.2023  tarihinde eklendi.
Yukarı Dön