Hatırladığımız kadarıyla, yirmi yıl önce, yani hayat daha basit iken, ERP kutsal bir şeydi. Bir işletmeye ERP kurulduğunda, işletmeyi farklı bir seviyeye taşıdığı düşünülürdü. Bu işle uğraşmak cazip, projelerde çalışanlar saygın kişilerdi. İnanılmaz büyüklükte bütçeler ayrılır, dev bilgisayarlar alınırdı.
Doksanlı yıllardan sonra, liberal ekonomi ilkelerinin benimsenmesi ile ülkemizdeki üretim sektöründe önemli bir canlanma oldu. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, sağlam düzenler kurmaya pek de aldırmadan hızla büyüdüler ve işlerini yönetebilmek için yazılıma gerek duyar hale geldiler. Fakat bu büyümeyi doğuran ve besleyen sağlam bir endüstriyel arka plan olmadığı için, temel disiplinlerimiz eksikti.
Başka kültürlerin, yaklaşımların, ekonomilerin ürünü olan ERP sistemlerini, açıkçası biz burada iyi anlayamadık ve uygulayamadık. Çünkü, Batı endüstrisi büyük ve entegre tesisler yapısındaydı ve kendi ihtiyacını karşılayacak yazılımlara ihtiyacı vardı. Oysa ülkemizde böyle büyük entegre tesis sayısı azdı. İşletmelerimiz, bu yazılımları kurabilse bile, çalıştırabilecek bilgi ve tecrübe birikiminden, insan kaynağından yoksundular. Bizim işletmelerimiz küçük ama dinamik işletmelerdi.
Fakat, son yıllarda ilginç bir şey oldu. Endüstrileşmiş ülkelerdeki iş yapma tarzı, ticaret ve teknoloji çok değişti. Eskisi gibi yapısal, sağlam temeller ve bilindik üretimler üzerine oturan iş yapma tarzları yavaş ve hantal kaldılar. Daha yaratıcı, esnek ve değişken olabilen işler öne çıktı ve hızla büyüdüler. İşletmeler tüm ara mal ve hizmetleri içinde barındırmaktan hızla vazgeçti. Asıl üretim konusu dışındaki, uzmanlık gerektirmeyen bütün yardımcı konulardan hızla arınıldı. Ve bu hizmetler, dünyada en ucuz nerede veriliyor ise oradan alınır oldular. Öyle ki, Batının bazı büyük üretim markaları için iş, sadece dünya çapında yapılan fason üretimin organizasyonu haline geldi.
ERP yazılımları için bu değişim birçok fırsat ve tehdidi içermekteydi. Fırsattı, çünkü para, mal ve hizmet akışının kontrolü hayati hale gelmişti. Bir uygulama olmaksızın bu son derece karmaşık trafiği takip etmeniz olanaksızdı. Tehditti, çünkü birden çok uluslu, çok dilli, çok kültürlü bir yapının isteklerine cevap vermek durumundaydınız. Üstelik kimsenin elinde ne kalifiye bir insan gücü vardı, ne de firmalar kalıcı, sağlam büyük yapılar kurmak niyetindeydiler. Artık basit, kolay öğrenilebilir, ucuz iş gücünün rahatça anlayıp kullanabileceği, teknoloji ile entegre, esnek yazılımlar gerekliydi. Yani aslında tuhaf bir şekilde, ülkemiz işletmelerinin şartları ile yeni dünyanın gerekleri bir anlamda buluştular.
İnternetin etkisi inanılmaz bir devrime neden oldu. Mal ve hizmet üretiminin hızla globalleştiğini görüyoruz ve ERP yazılımları da (beğensek de beğenmesek de) bunun aracı olmak durumunda. Nitekim artık ERP yazılımları da tıpkı küçük yazılımlar gibi kiralanıyor ve internet üzerinden bağlanıp kullanılıyor. Çok yakında ofis programlarından farkı kalmayacak.
Biz de ERP kuranlar olarak yaklaşımımızı yenilemek zorundayız. Ülkeler, işletmeler ve mali düzenler, iş yapabilmek için, giderek yaygınlaşan uluslararası standartlara uymak zorunda kalacaklar ve korkarız çok yakında "işletmemize özgü, ülkemize özel" yazdırdığımız eklerin elimizde patladığına tanık olacağız. Rüzgâr bu sefer çok güçlü esiyor ve sivri köşeleri yuvarlayacak.
Yağmur Katipoğlu - Ümit Gülşen
?>